2019 yapımı “Joker” filmi, yönetmen Todd Phillips tarafından çekilmiş ve Joaquin Phoenix’in başarılı performansıyla hayat bulmuştur. Bu film, Batman evreninin kötü karakterlerinden Joker’in kökenini ve psikolojik evrimini ele almaktadır. Joker karakterinin hem zihinsel durumunu, şiddet eğilimlerini hem de toplumla olan ilişkisi gibi konular, filmin olağanüstü atmosferini oluşturan temel unsurlardır. Bu makalede hem “Joker” filmindeki Joker karakterinin psikolojik tahlili yapılacak hem de onun çılgınlığının kökenleri üzerinde durulacaktır.

Çocukluk Travmaları ve İlgisizlik
Arthur Fleck’in (Joker’in gerçek adı) psikolojik profilini anlamak için, çocukluk dönemine bakmak önemlidir. Filmde, Arthur’un travmatik bir çocukluk geçirdiği, sürekli fiziksel ve duygusal istismara maruz kaldığı ortaya çıkar. Bu istismarlar hem onun duygusal bir bağ kurma yeteneğini etkilemiş hem de toplumla bağlantı kurma isteğini baskılamıştır. Arthur, sürekli ilgisizlik ve yalnızlık içinde büyümüş bir bireydir. Bu da onun psikolojik dengesizliğinin temel nedenlerinden biridir.
İçe Kapanma ve Dışlanma

Arthur Fleck’in yetişkinlik dönemine geçildiğinde, içe kapanma ve dışlanma duyguları daha da belirgin hale gelir. Arthur hem hayatın ona sürekli bir sırt çevirdiği hem de toplum tarafından reddedildiği hissiyatıyla boğuşur. Kendi zihinsel dünyasına sığınarak gerçek dünyadan kaçar. Ancak giderek daha karmaşık bir şekilde hayal dünyası ile gerçeklik arasında gidip gelmeye başlar. Bu içe kapanma ve gerçeklikten kopma hali, Joker karakterinin çıkışını sağlayan bir faktördür.
Kendine İfade Edecek Bir Platform Bulma
Arthur, başarısız bir stand-up komedyeni olma hayali kurar. Bu onun gerçek dünyayla bağlantı kurabileceği bir platform olarak görülüyor. Ancak, sürekli başarısızlıklar ve alaycı tepkilerle karşılaşması, onun umutsuzluk ve öfke duygularını daha da artırır. Bu süreçte, Arthur kendini yavaş yavaş Joker olarak adlandırdığı, içinde bastırılmış öfkenin serbest bırakıldığı bir kimlik yaratır.
İntihar Eğilimleri ve İçsel Çatışma
Joker karakterinin psikolojik tahlilinde önemli bir nokta, Arthur’un intihar eğilimleridir. Filmin erken dönemlerinde, Arthur, hayatına son vermekle ilgili düşüncelerini ifade eder. Bu düşüncelerin nedenleri üzerinde derin bir içsel çatışma yaşar. Arthur’un çılgınlığının kökenlerinden biri, toplum tarafından sürekli olarak reddedilmesi ve anlamsızlık hissiyatıdır. İçsel çatışması, onu kendi intiharını gerçekleştirmek yerine, toplumun dikkatini çekmek ve onu cezalandırmak için şiddet kullanmaya yönlendirir.
Çılgınlık ve Şiddetin Doğuşu

Joker Filmi Arthur Fleck, yavaş yavaş Joker karakterine dönüşürken, çılgınlık ve şiddet eylemleri de artar. Arthur, kendini ifade etmek ve toplumun ona verdiği zararı geri ödetmek için şiddete başvurur. Filmin ilerleyen bölümlerinde, Joker olarak tanınan Arthur, Gotham şehrinde büyük bir kaosa neden olur. Toplumda genel bir kargaşa atmosferi yaratır.
“Joker” filmindeki Joker karakteri, çocukluk travmaları, ilgisizlik, dışlanma, içe kapanma ve içsel çatışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkan karmaşık bir psikolojik profil sergiler. Arthur Fleck’in yükselişi ve Joker’e dönüşümü, toplumun onu reddetmesi ve hayal kırıklıklarıyla başa çıkma çabalarının sonucunda gerçekleşir. Bu psikolojik tahlil, Joker karakterinin nasıl bir çılgınlığa ve şiddete sürüklendiğini anlamak için önemli bir bakış sunar.